Merhaba,
Diğer tüm veritabanları arasında en popüler açık kaynak kodlu veritabanı olan PostgreSQL, tüm yıl boyunca farklı ülkelerde bir çok konferansa sahiplik yapmaktadır. En bilinenleri PGDay ve PGConf'dur. Ayrıca her yıl 2 Şubatta Brüksel’de yapılan FOSDEM etkinliğinde de PostgreSQL konuşmalarının yapıldığı bir oturum mutlaka olmaktadır. PostgreSQL etkinlik detaylarına bu linkten ulaşabilirsiniz.
Bu yıl ki PGConf Europe konferansı Lizbon'da yapıldı. Konferansla ilgili izlenimlerimi, yaptığım neredeyse 6 günlük yolculuğun en başından tüm detaylarıyla birlikte paylaşmak istiyorum.
Yolculuğumuz sevgili Seda ile birlikte Atatürk Havalimanı’ndan sabah 07:30’da Lizbon’a direk uçuşla başladı.
Hava şahaneydi ve uçuşumuz konforlu geçti. Koltuğumuz cam kenarı ve uçağın kanadının hemen yanındaydı (benim favori koltuklarım 24, 25, 26, 27 ve 28. sıradakiler) ve biz 27. sıradaydık. Bol bol resim çektik bulutların üstündeyken ve uçak kanatlı olanlardan.
Lizbon’a vardığımızda sabah 10:00’da oradaydık. TSI ile saat 12:00 idi.
PGDay ve PGConf etkinlikleri çoğunlukla Marriott Hotel’de yapılıyor. Havaalanından otele gitmek için taksiye bindik, varmamız 6 dk yı buldu. Eşyaları hızlıca yerleştirip önceki konferanslardan karşılaştığımız insanlar var mı diye yine de hızlıca oturumların yapıldığı kata indik. İnmeden bir de odamızın manzarasını da çektim.
PGConf Europe 2018 etkinliğine ait bir günü ücretli eğitimlere ayırmışlardı. İlk gün PostgreSQL eğitimlerinin yapıldığı gündü ve sabahtan başlayan bu eğitimler
için bir kayıt yaptırmamıştık. Konular değişkenlik gösteriyor. PGConf Europe 2018 de verilmesi planlanan eğitimlerin konu başlıkları WAL, Performance Tuning, CTE and Window Functions gibi konular için verildi. Geçmiş program detaylarını merak ettiyseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Ne şanslıyım ki Bruce Momjian’ı gördüm. PostgreSQL ile ilgili derin bilgiye sahip olduğunu özellikle vurgulamak isterim. PostgreSQL, sharding altyapısını FDW üzerinde yapılmasıyla ilgili ilerlendiğini biliyorum ve sunumumda bundan da bahsedecektim. Hemen onu yakalamışken sharding ile alakalı bir kaç soru sordum ve sorularımı detaylıca cevapladı. Konferanslara katılmayı bu yüzden seviyorum. Bu işi yapanlarla konuşup bazı şeyleri netleştirmek ve fikir alışverişinde bulunmak güzel oluyor.
Konuşmacılar daha çok PostgreSQL’i geliştiren insanlardan oluşuyor. Yani bu işin asıl mutfağında olanlar. Bir oturumda son 20 yılını Postgres’i geliştirmeye adamış biri olan Bruce Momjian’ı dinlerken diğerinde PgAdmin’i yazan Dave Page’i dinleme imkanınız oluyor. Ya da pg_basebackup’i yazan Magnus Hagander’i. Son zamanlarda da konuşmacı profili PostgreSQL’i nasıl deneyimlediğini paylaşan insanları da kapsıyor ve böyle konuşmaları dinlemek benim için harika. Bazen yaşanan problemlerin nasıl aşıldığını sunumlarda yakalıyorsunuz. Ya da zaten PostgreSQL’i geliştiren/yazan insanlara da sorabilirsiniz.
PostgreSQL seminerlerindeki katılımcılar ise eskiden daha benzer katılımcı profiline sahipken yani daha çok Postgres geliştiricileri/kullanıcılarıyken artık daha farklı ve daha geniş katılımcı kitlesine sahip. Katılımcıların bir kısmı yeni şeyleri, yeni trendleri öğrenmeye, yaşadıkları sorunların nasıl çözüleceği ile ilgili farklı insan kaynaklarıyla buluşmak için katılıyorlar. Hatta konferans sırasında bir kaç kişiyle tanıştım, veritabanı olarak PostgreSQL kullanmayan ama kullanmak için bu işe yıllarını vermiş insanlarla bir noktada buluşmak isteyen ve bunun üzerine konuşma fırsatı bulan insanlar oluyor. Biraz dikkatle etrafınıza bakarsanız bunu gözlemlemek mümkün.
Tüm gün süren eğitimlere katılmadığımız için günümüzün bir kısmı etrafı gözlemlemek, Lizbon'u gezmek, eğitim aralarında eğitim verenlerle konuşarak ve dinlenerek geçti. Dinlenmeliydik çünkü sonraki 3 gün oldukça yorucu geçecekti.
Her PostgreSQL konferansında olduğu gibi bu sefer de konuşmacı yemeği düzenlemişlerdi. Lizbon'daki ilk akşam konuşmacı yemeğine katıldık. Tüm konuşmacıların birbirini tanıdığı ve kaynaştığı bir ortam oldu. Blog yazılarını okuyup daha önce tanışmadığım insanlarla tanıştım. Benim için güzel geçti.
Mekan yürüme mesafesindeydi. 15dk kadar yürüdük. Küçük bir esnaf lokantası gibiydi. Mekan fotoğrafı çekmediğim için blog yazısını paylaşırken pişman olduğumu söylemeliyim. Mekanda yediklerimiz lezzetliydi. Hatta bulursam alırım dediğim bir şarabın da fotoğrafını çektim. Adı: Borges COROA.
İlk günümüz böyle geçti. Lizbon’da gerçekleşen bu etkinlikteki izlenimlerimi, öğrendiklerimi ya da bildiğim halde bir türlü paylaşamadığım Postgres'in güzel özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Yazının uzun olacağını düşünerek bir kaç ayrı yazıda paylaşacağım. Bu yazıyı buraya kadar okuyarak büyük sabır gösteren okuyucuların gözünü korkutmak istemiyorum şimdiden.
Buraya kadar ki herşey girişti. Bir sonraki yazıda katıldığım oturumlar ve dikkatimi çeken örneklere yer verdim daha çok. Tamamladıkça paylaşmaya devam edeceğim..
Sevgiler,
Diğer tüm veritabanları arasında en popüler açık kaynak kodlu veritabanı olan PostgreSQL, tüm yıl boyunca farklı ülkelerde bir çok konferansa sahiplik yapmaktadır. En bilinenleri PGDay ve PGConf'dur. Ayrıca her yıl 2 Şubatta Brüksel’de yapılan FOSDEM etkinliğinde de PostgreSQL konuşmalarının yapıldığı bir oturum mutlaka olmaktadır. PostgreSQL etkinlik detaylarına bu linkten ulaşabilirsiniz.
Bu yıl ki PGConf Europe konferansı Lizbon'da yapıldı. Konferansla ilgili izlenimlerimi, yaptığım neredeyse 6 günlük yolculuğun en başından tüm detaylarıyla birlikte paylaşmak istiyorum.
Yolculuğumuz sevgili Seda ile birlikte Atatürk Havalimanı’ndan sabah 07:30’da Lizbon’a direk uçuşla başladı.
Hava şahaneydi ve uçuşumuz konforlu geçti. Koltuğumuz cam kenarı ve uçağın kanadının hemen yanındaydı (benim favori koltuklarım 24, 25, 26, 27 ve 28. sıradakiler) ve biz 27. sıradaydık. Bol bol resim çektik bulutların üstündeyken ve uçak kanatlı olanlardan.
Lizbon’a vardığımızda sabah 10:00’da oradaydık. TSI ile saat 12:00 idi.
PGDay ve PGConf etkinlikleri çoğunlukla Marriott Hotel’de yapılıyor. Havaalanından otele gitmek için taksiye bindik, varmamız 6 dk yı buldu. Eşyaları hızlıca yerleştirip önceki konferanslardan karşılaştığımız insanlar var mı diye yine de hızlıca oturumların yapıldığı kata indik. İnmeden bir de odamızın manzarasını da çektim.
Ne şanslıyım ki Bruce Momjian’ı gördüm. PostgreSQL ile ilgili derin bilgiye sahip olduğunu özellikle vurgulamak isterim. PostgreSQL, sharding altyapısını FDW üzerinde yapılmasıyla ilgili ilerlendiğini biliyorum ve sunumumda bundan da bahsedecektim. Hemen onu yakalamışken sharding ile alakalı bir kaç soru sordum ve sorularımı detaylıca cevapladı. Konferanslara katılmayı bu yüzden seviyorum. Bu işi yapanlarla konuşup bazı şeyleri netleştirmek ve fikir alışverişinde bulunmak güzel oluyor.
Konuşmacılar daha çok PostgreSQL’i geliştiren insanlardan oluşuyor. Yani bu işin asıl mutfağında olanlar. Bir oturumda son 20 yılını Postgres’i geliştirmeye adamış biri olan Bruce Momjian’ı dinlerken diğerinde PgAdmin’i yazan Dave Page’i dinleme imkanınız oluyor. Ya da pg_basebackup’i yazan Magnus Hagander’i. Son zamanlarda da konuşmacı profili PostgreSQL’i nasıl deneyimlediğini paylaşan insanları da kapsıyor ve böyle konuşmaları dinlemek benim için harika. Bazen yaşanan problemlerin nasıl aşıldığını sunumlarda yakalıyorsunuz. Ya da zaten PostgreSQL’i geliştiren/yazan insanlara da sorabilirsiniz.
PostgreSQL seminerlerindeki katılımcılar ise eskiden daha benzer katılımcı profiline sahipken yani daha çok Postgres geliştiricileri/kullanıcılarıyken artık daha farklı ve daha geniş katılımcı kitlesine sahip. Katılımcıların bir kısmı yeni şeyleri, yeni trendleri öğrenmeye, yaşadıkları sorunların nasıl çözüleceği ile ilgili farklı insan kaynaklarıyla buluşmak için katılıyorlar. Hatta konferans sırasında bir kaç kişiyle tanıştım, veritabanı olarak PostgreSQL kullanmayan ama kullanmak için bu işe yıllarını vermiş insanlarla bir noktada buluşmak isteyen ve bunun üzerine konuşma fırsatı bulan insanlar oluyor. Biraz dikkatle etrafınıza bakarsanız bunu gözlemlemek mümkün.
Tüm gün süren eğitimlere katılmadığımız için günümüzün bir kısmı etrafı gözlemlemek, Lizbon'u gezmek, eğitim aralarında eğitim verenlerle konuşarak ve dinlenerek geçti. Dinlenmeliydik çünkü sonraki 3 gün oldukça yorucu geçecekti.
Her PostgreSQL konferansında olduğu gibi bu sefer de konuşmacı yemeği düzenlemişlerdi. Lizbon'daki ilk akşam konuşmacı yemeğine katıldık. Tüm konuşmacıların birbirini tanıdığı ve kaynaştığı bir ortam oldu. Blog yazılarını okuyup daha önce tanışmadığım insanlarla tanıştım. Benim için güzel geçti.
Mekan yürüme mesafesindeydi. 15dk kadar yürüdük. Küçük bir esnaf lokantası gibiydi. Mekan fotoğrafı çekmediğim için blog yazısını paylaşırken pişman olduğumu söylemeliyim. Mekanda yediklerimiz lezzetliydi. Hatta bulursam alırım dediğim bir şarabın da fotoğrafını çektim. Adı: Borges COROA.
İlk günümüz böyle geçti. Lizbon’da gerçekleşen bu etkinlikteki izlenimlerimi, öğrendiklerimi ya da bildiğim halde bir türlü paylaşamadığım Postgres'in güzel özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Yazının uzun olacağını düşünerek bir kaç ayrı yazıda paylaşacağım. Bu yazıyı buraya kadar okuyarak büyük sabır gösteren okuyucuların gözünü korkutmak istemiyorum şimdiden.
Buraya kadar ki herşey girişti. Bir sonraki yazıda katıldığım oturumlar ve dikkatimi çeken örneklere yer verdim daha çok. Tamamladıkça paylaşmaya devam edeceğim..
Sevgiler,
Comments
Post a Comment